11 Şubat 2011 Cuma

11 Şubat 2011 Beyoğlu Belediyesi önünde basına okunan bildiri:

Değerli Basın Mensupları,
Sevgili Beyoğlulular,
sevgili komşularımız,

Bu kadar insan işinizi gücünüzü bırakıp buraya geldiniz.
Cihangirden, Ayaspaşadan hemen şu burnumuzun dibindeki Galatadan, Şişhaneden, Tarlabaşından geldiniz.
İyi ki geldiniz.

Bizi buraya getiren neden; 1993 yılında Beyoğlu’nun Kentsel Sit alanı ilan edilen bölümü için İstanbul Büyükşehir Belediyesince hazırlanıp, Kültür Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunca onaylanan sözde Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planına itirazlarımızı yapmak.

İtirazlarımızın en önemlilerini ana başlıklar halinde sizlerle paylaşacağım.

Da… bu Sözde Koruma Planının kapsadığı alanda yaşamadıkları halde aramızda olan Piyalepaşalıları görüyorum. Okmeydanından gelenleri görüyorum. Örnektepeden, Hacıahmet ve İstiklal Mahallerinden gelenleri görüyorum.

İyi de onlar neden geldiler?

Söyleyeyim. Bu planla yeşil alanlara, tarihimize, kültürümüze, eğitim olanaklarımıza, yaşam haklarımıza, rant uğruna tecavüz edildiğini gördükleri için geldiler. İnsanca dayanışma için geldiler. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye düşünmedikleri için geldiler. İyi ki geldiniz sevgili dostlar. Hepiniz hoş geldiniz. Birbirimizin gücüne güç katmaya geldik. Yanlışlığa, haksızlığa, akıl tutulmasına, dur demeye geldik.

Tıpkı Galata’yı 1987 yılında yıkmaya çalışanlara yalana, talana dur dediğimiz gibi, tepetaklak ettiğimiz gibi, bugün de rant oyunlarına dur demeye geldik.

Günlerdir, yüzlerce komşumuz sözde koruma planları hakkında itirazlarını belediyeye iletiyorlar. Belediye başkanı dün televizyona çıkıp kameralara baka baka sadece 48 kişi itiraz etti diye halkı yanıltmaya çalışsa da bizler gerçeği biliyoruz.
Bugün yine yüzlerce itirazı belediyeye topluca getirdik. Bakalım hala daha 48 itiraz geldi diye halkı kandırmaya devam edebilecekler mi?

Nelere itiraz ediyoruz sevgili Beyoğlulular?

Her şeyden önce, Koruma amaçlı olduğu iddia edilen planın en çok korunması gereken değerlerimizin rant uğruna gaddarca tahrip edilmesine itiraz ediyoruz.
Galatanın neredeyse tamamı Turizm alanı diye koruma alanı dışına çıkarılmış.
Perşembe Pazarının tamamı Koruma alanının dışına çıkarılmış.
Park otel dışında bırakılmış.
Tarlabaşı, İstiklal Caddesinde Emek sinemasının bulunduğu alan koruma kapsamının dışında bırakılmış.
Temel üstü ruhsatı olmadığı halde göz göre göre kaçak olarak inşa edilen Demirören’in binası koruma planına dahil edilmemiş.
Hemen arkamda gördüğünüz belediye binasının bulunduğu mahalle koruma planı dışında tutulmuş.
Bedrettin Mahallesi neredeyse külliyen koruma planı dışında.
Salı Pazarı ve Karaköy deki Denizcilik işletmelerinin bulunduğu alan özelleştirme alanı diyerek Koruma planı dışında tutulmuş.

Plana not düşmüşler. Buralarda yatırım yapacak büyük sermaye yapmak istediğini halkın denetimi olmaksızın bize getirsin, anlaşıp onaylayalım diye not düşmüşler.
Böyle Koruma Planı mı olur sevgili arkadaşlar?

Plan, demokrasiyi katılımı toplumsal uzlaşmayı rafa kaldırmıştır sevgili arkadaşlar.
Planlanan bölgede yaşayan halkın, hele ki koruma amaçlı bir planda yaşaya gelen halkın katkısı alınmadan koruma planı yapılır mı sevgili Beyoğlular?

Bakın aylardır Beyoğlu halkı haykırıyor “Bu planda biz yokuz” diye.

Belediye Başkanı biliyor halkı es geçtiğini.

Geçende bir gazeteye beyanat vermiş Koruma Kurulu Sivil Toplum Örgütüdür, onlara sorduk diye. Tamamı atanmış üyelerden oluşan bu kurulu sivil toplum örgütü zannediyor.

Eğer sivil toplum anlayışı buysa, aramızda güvenliğimizi sağlamak üzere bulunan sivil emniyet görevlisi arkadaşlarımız ne kadar alınsalar yeridir, bize niye sormadınız diye.

Kimseyi kandırmaya kalkışmasınlar.
Bu planı gizli saklı, yandaş sermaye ile danışıklı yaptılar.
Halk bu planın içinde biz yokuz diye boşuna haykırmıyor sevgili arkadaşlar.

Bakın danışıklı yapılan bir şey daha var bu planda.

Kabataş’ta henüz resmi olarak ölçülüp biçilmemiş, ihalesi yapılmamış ulaşım transfer merkezi diye bir iskele çizmişler.

dolgu yaparak ve kazık çakarak İstanbul boğazının ortasına doğru uzayacak, neredeyse bir stadyum büyüklüğünde garip şekilli bir şey çizmişler.

Arkadaşlar imar planında böyle şey olmaz.
Bunlar bir yandaşlarına bilahare ihale edecekleri bir projeyi plana şimdiden işlemişler. Minareyi çalmadan önce kılıfını hazırlamışlar yani.

Zaten az olan yeşilimize ellerinden geldiği ölçüde kıymışlar.
Tophane parkına, Cihangirdeki arkeolojik sit alanı olan Roma Bahçesine, sokak aralarındaki küçücük alanlara, Tarlabaşı ile Kasımpaşa Stadı arasındaki yeşil alana hep kıymışlar.
Pürtelaş sokağın başında Kazancı Ali Ağa camii var.
Aynı sokağa 30’ar metre arayla iki tane daha cami inşa etmeye kalkıyorlar.
Fındıklı’daki Namık Kemal İlköğretim okulunun 100 metre yukarısında Selime Hatun Camii var.
Okulun Bahçe duvarının köşesine bir tane daha yapmaya kalkıyorlar.
Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmazmış.
Halkın sesine kulaklarını tıkadıkları gibi ezanı da duymaz olmuşlar.

Şöyle bir bahane bulmuşlar.
Tarihi eserleri ihya edeceğiz diyorlar.
Ancak, planda parantez içinde tarihi eserle hiç ilgisi olmayan sosyal tesis, belediye tesisi gibi ilaveler yapmışlar. Plan notlarına da yazmışlar, tarihi eserin yapılması uygun olmazsa diğer fonksiyon uygulanacakmış.
Sonra ver kiraya yandaşın ihya olsun.
Yağma yok arkadaşlar.

İhya kararı aldıkları yerlerden birisi neresi biliyor musunuz?
Dolmabahçe meydanı. Yalnız bizim, yalnız İstanbul’un değil. Tüm dünyanın bildiği, hayran olduğu Dolmabahçe Meydanı.
Hani 68 gençliğinin 6. Filo askerlerini denize attığı Dolmabahçe Meydanı.
İşte onun tam ortasında tarihi eseri ihya edeceğiz diyorlar.
Uygun görmezsek, parantez içindeki sosyal tesisi yapacağız, bir başka yandaşımızı ihya edeceğiz demek istiyorlar.

Yok ettikleri yeşil alanları, kağıt üzerinde telafi etmek için de bir başka akıl dışı işe kalkışmışlar sevgili arkadaşlar.
Bitişik nizam binaların arka cephelerindeki ada içi boşlukları kamuya açık park diye göstermişler.
Yani binalarımızın arka bahçelerini, yani yatak odası pencerelerimizin dibini.
İnsanın aile mahremiyetine bu kadar mı tecavüz edilir.
Bu nasıl insanlıktır.
Bu nasıl ahlak anlayışıdır.

Sabrınıza sığınarak çok önemli teknik bir ayrıntıya gireceğim.
Planlarda bir yapılaşma sınırları var ki arkadaşlar, tam allahlık.
Binaların %90’nından fazlasının tıraşlanması gerekiyor.
Kiminin 40-50 santim, kiminin 3-4 metre tıraşlanması.
Durup dururken değilse bile yeni bir yapılaşmaya gidildiğinde binaların düz bir mantıkla hizaya girmesi hedeflenmiş.
Hani bozkırda yeni bir şehir inşa edilse kabul edilebilir.
Ama burası korunması gereken sit alanı arkadaşlar.
Neyi tıraşlıyorsun kentsel sit alanını.
Bu tarihi kentin morfolojisiyle öyle aklına estiği gibi oynayamazsınız.

Bu konuda yurttaşlar 2 büyük tehlikeyle karşı karşıya.

Birincisi, binalarının gabarisiyle plan üzerinde oynandığı için depreme karşı binalarında yapacakları güçlendirme ya da yeniden inşa uygulamalarında harç ve rüsum istisnalarından yararlanmaları güme gidebilecek.

İkincisi, binalarında hiçbir değişiklik yapmayacak olsalar bile ev alırken, satarken banka kredisi kullanmak istediklerinde banka buranın imar durumu değişmiş diyerek kredilendirilecek tutarı azaltacak.

Neden öyle yaptıklarını soracak olursanız.
Bir sürü şehir planlamacıya, üniversite hocalarına sorduk.
Tarihi kent dokularında bu işin düz çizgilerle halledilmeye çalışılmasını, onlar daha kibar söylemeye çalıştılar ama, yetersiz bilgi ve düz bir akıldan başka açıklama bulamadık.
Beyoğlu için yapılaşma sınırlarını böyle çizecek planlama öğrencisi 2., 3. sınıfta kalır arkadaşlar.
Plan bölgesinde binaların %95’i böyle düz bir aklın mağduru.

İtirazlarımızı çok çok daha ayrıntılı konularla ilgili belediyeye verdik.
Vermeye devam ediyoruz.

Sevgili arkadaşlar, değerli Beyoğlulular,
Ey Beyoğlu Belediyesi, Ey İstanbul Belediyesi, Ey koruma kurulu,
Ey kurulun bağlı olduğu Kültür Turizm Bakanlığı, Ey hükümet…

Bir planımızın olmasını herkesten çok biz Beyoğlulular istiyoruz.
Güzellikleri koruyan, çoğaltan bir plan istiyoruz.
Halktan yana, haktan yana, akıldan, bilimden yana bir plan istiyoruz.
Katılıcı demokratik bir anlayışla hazırlanacak bizim planımızı istiyoruz.
Daha çok yeşil alan istiyoruz.
Sinemalarımızı, tiyatrolarımızı geri istiyoruz.
Okullarımızı kapatmayın.
Yaşamı bize zehretmeyin diyoruz.

Plan keşke düzeltmelerle hale yola girebilecek bir plan olsaydı.
Ama önümüzde dayatmayla gelmiş bir garabet var.
Sonuç olarak bu planın toptan iptalini istiyoruz.

Belediye meclisinin bu görevi yerine getirmemesi halinde idari yargıya başvurma, yürütmeyi durdurma, yargı kararı ile planın iptali süreçlerinin sonuç alana takipçisi olacağız.

Değerli Beyoğlulular, sevgili komşularımız,
Yarın, Cumartesi günü saat 2’de Cihangirdeki Roma Bahçesinde, sanatçılar parkında, yok edilmek istenen çarpıcı bir örnek alanda, inceleme yapmak ve durumu değerlendirmek üzere konu komşu toplanacağız.
Çeşitli yazar, oyuncu, müzisyen dostlarımız da gelecekler.
Basın mensubu arkadaşlarımız da gelecekler.
Bir ikramımız olmayacak ama hepinizi bekliyor, parkımıza sahip çıkma konusunda desteğinizi bekliyoruz.

Değerli dostlar,
Bugün burada aynı saatte Ankara’da BMM’de olduğu gibi, Beyoğlu Belediye meclisinde de ana muhalefet görevi üstlenmiş CHP de Beyoğlu’ndaki kentsel dönüşüm planları ile ilgili bir basın açıklaması yapmayı planlıyordu.
Bizi kırmadılar.
Önceliği bize, yani Beyoğlu halkına verdiler.
Şimdi izninizle açıklamalarını okumak üzere mikrofonu genç arkadaşıma veriyorum.

Ardından dilekçelerimizi verme işlemini bitirmek üzere belediye yazı işlerine gireceğiz ve dağılacağız.

Sizleri Ayaspaşa, Cihangir, Galata, Asmalımescit, Okmeydanı, Piyalepaşa, Hacıahmet ve İstiklal semt derneklerinin oluşturdukları Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu adına saygıyla selamlıyorum.

Cem Tüzün
Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder